ABD’de iki ayrı tıp merkezinde yürütülen bilimsel araştırmada, bağırsak mikrobiyomunu düzenlemek için probiyotik bakterilerden özellikle “Lactobacilli” cinsini içeren ev yapımı yoğurdun potansiyeli değerlendirildi.
Araştırmada, hassas bağırsak sendromu tanısı konulan 189 hasta incelemeye alındı. Katılımcılardan her birinin her gün yaklaşık 2 fincan ev yapımı yoğurt tüketmesi sağlandı ve semptomları 6 aylık süre boyunca izlendi.
Araştırmada, hassas bağırsak sendromu semptomlarının katılımcıların yüzde 89’unda tamamen rahatladığı, varolan tüm hassas bağırsak sendromu semptomlarının kaybolduğu ve hastalarda günlük bağırsak hareketlerinin düzeldiği tespit edildi.
Dünya Gastroenteroloji Kongresi’nde sonuçları açıklanan araştırmayla ilgili bilgi veren Doç. Dr. Kıvanç Bilecen, söz konusu çalışmanın alanında bir ilk olduğunu, elde edilen öncül sonuçların çok önem taşıdığını söyledi.
Hassas bağırsak sendromunun en yaygın görülen sindirim sistemi hastalıklarından olduğunu anlatan Bilecen, hastalığın karında şişkinlik, ağrı, aşırı gaz, kabızlık ve ishal atakları ile seyrettiğini ve kişinin sosyal hayatını büyük ölçüde etkilediğini ifade etti.
“6 ay içinde azaldığı veya tamamen ortadan kalktığı gözlendi”
Doç. Dr. Kıvanç Bilecen, hastalığın nedeninin tam olarak bilinmediğini belirterek, şunları söyledi:
“Araştırmalarda, hassas bağırsak semptomu hastalığı olanlarda kalın bağırsak hareketlerinde anormallik ve bağırsak duvarındaki kaslarla sinirler arasındaki iletimde bozukluk oluştuğu düşünülmektedir. Bu sorun nedeniyle bağırsak dışkıyı atabilmek için birbiriyle uyumsuz hareketler yapmakta ve kişide karın ağrısı, şişkinlik ve dışkı kıvamı ve miktarı ile ilgili sorunlar meydana gelmektedir.”
“Beslenme alışkanlıkları hastalığı iyi veya kötü yönde etkiliyor”
Şikayetlerin kişiden kişiye değiştiğine ancak beslenme alışkanlıklarının ve düzeninin hastalığı iyi veya kötü yönde etkilediğine dikkat çeken Bilecen, “Amerika’da yapılan bilimsel araştırma sonuçları da her gün ev yapımı yoğurt tüketenlerde hassas bağırsak hastalığının gerilediğini gösterdi. 189 hastadan 169’unda semptomların, çalışmayı izleyen 6 ay içinde azaldığı veya tamamen ortadan kalktığı gözlendi” dedi.
“Sütle ilgili ürünlerin tüketilmesinde dikkatli olunmalı”
Doç. Dr. Bilecen, geleneksel diyetlerde sindirim sistemi rahatsızlıklarında ve hassas bağırsak sendromunda hastalara laktoza karşı toleranssızlık nedeniyle sütle ilgili ürünlerin tüketilmesinde dikkatli olunmasının önerildiğini belirtti.
“Ancak bu çalışma, taze bakteri kültürü içeren ev yapımı yoğurt gibi ürünlerin, buna belki kefiri de eklemek gerekir, kramp ve düzensiz bağırsak hareketlerinin belirtilerini kontrol etmede çok etkili olabileceğini gösterdi.”
“Yüksek kaliteli yoğurtlar çok sayıda yararlı probiyotik bakteri içerir”
Ev yapımı yoğurdun yapması kolay ve taze olması sebebiyle avantajlı olduğunu söyleyen Bilecen, şu bilgileri verdi:
“Yoğurdu evde yaptığınız zaman bu yoğurdun daha fazla oranda canlı bakterileri içerdiğinden emin olabilirsiniz. Genel olarak yoğurt, Lactobacillus ve Streptococcus cinslerinden iki tür bakteri içerir. Bu ev yapımı yoğurtlarda da endüstriyel yoğurtlarda da temelinde aynıdır. Bu bakteriler probiyotik olarak sınıflandırılmaktadır ve bu çalışmada da olduğu gibi bağırsak florasının sağlığını ve çeşitliliğini artırmaya yardımcıdır.”
“Sade doğal yoğurtlar tercih edilmeli”
Süpermarketten yoğurt seçerken sade ve doğal yoğurt olmasının faydalı olduğunu belirten Bilecen, şu önerilerde bulundu:
“Sade doğal yoğurtlar ve şekersiz, katkı maddesi veya tatlandırıcı içermeyen yoğurtlar tercih edilmeli. Hafif yoğurtlar genellikle şeker yerine kullanılan kalorisiz yapay tatlandırıcılar içerir. Etiketteki yapay tatlandırıcıları kontrol ettiğinizden emin olunmalı. Kısaca etikette sadece pastörize süt ve yoğurt kültürü ibareleri bulunmalı. Organik yoğurtlar tercih edilmeli. Çünkü sertifikalı organik yoğurtlar daha kaliteli sütlerden yapılmaktadır.”
Yoğurdu hangi sütle yapmalıyım?
Yoğurt yapımında günlük pastörize sütün önerildiğini anlatan Bilecen, sütün bir miktar ısıtılarak bakteri kültürüne hazır hale getirilmesi gerektiğini ifade söyledi.
Bilecen, pastörize olduğu için kaynatma ihtiyacının olmadığının altını çizerek, şu uyarıları yaptı:
“Ancak sokak sütü diye tabir edilen pastörize edilmemiş sütleri kullanırken oldukça dikkatli olunmalı. Zira bu sütler eğer kontrol edilmemişlerse Salmonella, Listeria, E. coli, Brucella, Yersinia gibi birçok hastalık yapıcı bakteriyi barındırabilir. Bazı üreticiler bu bakterilerin üremesini engellemek için süte antibiyotik katabilmektedirler. Bu durumda ise sütünüze maya eklediğiniz zaman bakteriler çoğalamayacakları için halk deyimiyle süt maya tutmayacaktır.
Sütün mutlaka soğuk zincirle taşınması, hastalık yapıcı bakteriler açısından kontrol edilmesi ve antibiyotik kalıntı testlerinin yapılmış olması gerekir. Büyük üreticilerin pastörize sütleri ya da kooperatifler tarafından satılan çiğ sütler bu kontrollerden geçtiği için sağlık açısından sorun teşkil etmezler.”
Kaynak: AA